Bilgi Bankası

Sayfada üreticilerimizin üretim süreçlerine dair bilgiler yer almaktadır.
  • ŞEKER PANCARI HASADI


    Şeker Pancarı Hasadı ve Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

    Stratejik bir ürün olan şeker pancarı tarımı büyük emek ve yüksek masraf gerektiren bir üretimdir. Yıl boyu gösterilen bütün çabaların asıl hedefi en yüksek verim ve kaliteye ulaşmaktır. Gösterilen bütün çabaların sonucunda ulaşılan bu yüksek verimli şeker pancarının paraya dönüştürülmesinde en önemli etkenlerden biriside hasadın uygun şekilde yapılmasıdır. Hasada gerekli dikkatin ve özenin gösterilmemesi şeker pancarı tarımından hedeflenen kazanca ulaşılmasını engelleyecektir.

    Hasada başlama zamanı

    Pancar gövdesi, fizyolojik olgunluğa ulaştığı zaman hasat edilmelidir. Yani pancarın üzerindeki özellikle dış yaprakların sararıp dökülmeye başladığı dönemde hasada başlanmalıdır. Şekerpancarında, kök ağrılığı haziran ayından itibaren artmaya başlar ve kasım ayına kadar devam eder. Hava sıcaklığı 10oC’nin altına düştüğünde, solunumun hızlanması nedeniyle pancarda, kuru madde kaybına bağlı olarak ağırlık kaybı meydana gelir. Şekerpancarı zamanında hasat edilemez ise; ağırlık ve kalite kayıpları meydana gelir ve hasat sonrası, pancarın silolanması ve işlenmesinde sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, hasadın erken veya geç yapılması, belirli bir verim azalmasına neden olmaktadır. Genel olarak eylül-ekim aylarında hasadın bir gün erkene alınması ile pancarın kök verimi dönüme 20-25 kg, şeker içeriği % 0,04-0,09 ve şeker verimi ise 5-8 dönüme kg düşmektedir. Buradan da anlaşıldığı gibi erken hasat verim ve kalitenin düşmesine neden olmaktadır. Bu nedenle yağışlar elverdiği sürece hasadın geç yapılmasının gerektiği anlaşılmaktadır. Şeker pancarı hasadı, soğuk ve yağışlı döneme bırakılmamalıdır. Çünkü bu dönemde tarlada çalışma zorlaşacağı gibi köklerdeki çamur firesi de artacaktır.

    Şeker pancarı hasadı Türkiye genelinde; beklenen pancar rekoltesi, fabrikaların günlük toplam işleme kapasitesi, ülkenin şeker gereksinimi ve pancarın teknolojik olgunluk düzeyi göz önünde bulundurularak 05 Eylül – 10 Ekim tarihleri arasında başlamaktadır. Örneğin yüksek bir rekoltenin beklendiği yıllarda pancarın silolama döneminin gereksiz yere uzamaması, çiftçinin hasadı ağır kış şartları bastırmadan bitirebilmesi ve pancardan sonraki kışlık ekimin zamanında yapabilmesi için hasada başlama tarihleri kampanyalar normal zamanında bitecek şekilde öne alınır ve siloda beklemiş ve kalitesi azalmış pancar yerine daha uzun bir süre tarladan taze pancar işlenmektedir. 

    Bölgelere göre hasada başlama zamanı da;

    • Deniz iklim bölgelerindeki fabrikalarda 05-20 Eylül,
    • İç Anadolu ve Geçit iklim bölgelerindeki fabrikalarda 15-30 Eylül ve
    • Doğu fabrikalarında 25 Eylül- 10 Ekim tarihleri olarak belirlenir.

    Hasatta önemli konu haftalık çiftçi söküm programlarının zamanında açıklanıp aksatılmadan yürütülmesidir. Böylece çiftçiler haftanın hangi gününde fabrikaya kaç ton pancar teslim edeceklerini öğrenip taahhüt eder. Bu da fabrikanın randımanlı çalışmasını sağlar. Kampanya başında ise kantarlarda 2-3 günlük bir yığınak yapıldıktan sonra genel söküme kadar fabrikanın işleme kapasitesinin aşacak şekilde günlük söküm yapılmamalıdır. Bu şekilde erken söküm yaptırılacak olan üreticilere mutlaka kayıplarını karşılayacak birim ödenmelidir.

    Donma riskini önlemek için kasım ayında hasat edilmemiş ve tarlada kalmış olan bütün pancarlar topluca hasat edilerek ve teslim alınır. Bu dönemde hasat edilen pancarlar fabrikalarda uygun şekilde depolanmalıdır. Fakat depolamada özellikle uygunsuz koşullarda tutulan fazla kalan pancarlarda şeker kaybı meydana gelmektedir. Örneğin; kasımda depo yerinde pancarın tonunda günde 135, Şubat'ta günde 277 gr şeker kaybolmaktadır.

    Hasat Şekli

    Hasat ülkemizde %50 el ve %50 makine ile yapılmaktadır. El hasadı yarısı aile, yarısı da yabancı işgücü ile yürütülür. Klasik el sökümünde 1 dekar tarlanın hasadı için günde 5 işgücü gerekir. Makineli hasatta pancarı yaprağı ile birlikte söken 3-5 sıralı söküm çatalı (%7), baş kesimi yapan 1 sıralı çekili söker-dizer (%3) ve 1-6 sıralı söker-toplar (%40) ile temizleme-yükleme makinesi kullanılır. Söküm çatalı günde 50, diğer makineler ise 100-250 dekar yer sökebilmektedir.

    Pancarın Baş Kesim Kalitesi

    Pancarın başı üzerindeki yeşil yaprak saplarının en alt hizasından düzgün bir bıçak darbesi ile kesilir ve alttaki ölmüş sarı yaprak gözlerinin bulunduğu kısım ise, yeşillik kalmayacak şekilde tıraşlanır. Yoksa kökün gerçek şeker varlığı düşer veya baş firesi yükselir. Ek olarak baş kesimi uygun olmayan kökler siloda filizlenip yaprak sürer ve fabrikada elde edilecek şeker miktarını azaltır.

    Pancarın Temizlenmesi

    Pancarın üzerindeki toprağın çok iyi bir şekilde temizlenmesi gerekir. Yoksa fabrikaya pancarın arasında gelen taş ve yapraklar yalnızca kir firesini ve sevk masraflarını artırmakla kalmaz; diğer yandan fabrika meydanı, işletme siloları, yüzdürme kanalları vb. gibi kısımlarda oluşan temizleme ve taşıma giderlerini de artırır. Ayrıca tarlanın verimli üst toprak tabakasının fabrikaya gelmemesi toprak verimliliğinin korunması açısından büyük önem taşır.

    Tarla Silosu

    Tarlada yükleme sırası bekleyen pancarlar için tarlanın uygun yerinde büyük öbekler yapılır ve sonra üzerleri yaprak veya branda ile örtülüp güneşten korunmalıdır. Aksi takdirde verimde ve pancar kalitesinde kayıpların olacağı unutulmamalıdır.

    Sonuç olarak; şekerpancarında kaliteli ve yüksek bir pancar verimi elde edebilmek için, hasat sırasında şu işlemlere dikkat edilmelidir;

    1. Zamanında hasat yapılmalı
    2. Hasat sırasında toprağın tavlı olması sağlanmalıdır, eğer söküm döneminde yeterli yağış olmamış ise söküm sulaması yapılmalı,
    3. Söküm sırasında pancar gövdesinin yaralanması önlenmeli,
    4. Hasat sırasında pancarların baş kısımları düz olarak kesilmeli,
    5. Mümkün olduğunca toprak firesi az pancar kökleri teslim edilmelidir.

    Yrd. Doç. Dr. Duran KATAR

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Tarla Bitkileri Bölümü, Ali Numan Kıraç Yerleşkesi, Ziraat Caddesi, Kütahya Yolu, 26160 ESKİŞEHİR

  • BUĞDAY YETİŞTİRİCİLİĞİ

    Ülkemiz ekonomisine büyük katkısı olan şeker pancarının ve stratejik tarım ürünlerinden birisi olan buğdayın insan beslenmesi için önemi büyüktür. Türkiye İstatistik Kurumu'nun 2013 yılı geçici verilerine göre Türkiye'deki toplam buğday ekiliş alanı 7.77 milyon ha, üretimi ise 20,5 milyon ton, şeker pancarı ekiliş alanı 291 bin ha, üretimi ise 16,4 milyon ton olduğu tahmin edilmektedir. Yine bu verilere göre ülkemizde buğdayın ortalama verimi 240 kg/da, şekerpancarının verimi ise 5,6 ton/da’dır.

    Türkiye'de buğday ve şeker pancarının ekiliş ve üretiminin en fazla yapıldığı bölge İç Anadolu Bölgesidir. Ülkemizde yetiştirilen buğdayın yaklaşık %80’i kuru, %20’si sulu koşullarda yetiştirilmektedir. Bölgemizde buğday ve şeker pancarı tarımı yoğun bir şekilde yapılmaktadır.

    Tablo 1: Eskişehir ili buğday ve şeker pancarı ekiliş ve üretim miktarları

    Ürün adı

    Ekim alanı(dekar)

    Üretim(ton)

    Verim(kg/da)

    Buğday – Kuru

    1.190.275

    261.437

    220

    Buğday – Sulu

    664.705

    284.338

    428

    Şekerpancarı

    174.957

    966.640

    5525

    *Türkiye İstatistik Kurumu, 2013 yılı geçici verileri.

    Bölgemizde buğday ve şeker pancarı genellikle münavebeli bir şekilde yetiştirilmektedir. Şeker pancarı, münavebe de kendisinden sonra yetiştirilecek bitkiye; yabancı otları geniş çapta temizlenmiş, organik maddece zengin, tavlı bir toprak bırakır. Özellikle kurak yıllarda verimi düşük olan şeker pancarı topraktan fazla besin elementi kaldırmadığından dolayı buğday için iyi bir ön bitki olur. 

    Toprak İşlemesi

    Buğday tarımında kaliteli ve bol ürün alabilmek için toprak işleme ve tarla hazırlığı en önemli işlemlerdir. Ekilen tohumluğun zamanında ve yeknesak bir şekilde çimlenebilmesi için tohum yatağının iyi hazırlanmış ve tavda olması gerekir. Şeker pancarı hasadından sonra tarlada kalan artıklar toplanıp geriye kalan köklerde uygun bir toprak işleme (goble disk gibi) ile parçalanıp toprağa karıştırılmalıdır. Kesinlikle rutubet oranı çok yüksek tarlada toprak işlemesi yapılmamalıdır. Böyle durumlarda toprak işlemesi toprak tavda olduğunda yapılmalıdır.

    Ekim Zamanı

    Buğday tarımında ekim toprak sıcaklığının 8-10 0C olduğu zaman ekim yapılırsa kök gelişmesi hızlı ve kök tacı da derin olur. Bu da bitkilerin kışı daha güçlü geçirerek ilkbahara hızlı bir şekilde girmesine neden olur. Bölgemiz için en uygun ekim tarihi aralığı, 10-30 Ekim tarihleridir.

    Ekim Derinliği

    Buğday için uygun ekim derinliği 5-6 cm olup, daha derin ekilişlerde çıkış oranlarında azalma olduğundan, genellikle çiftçiler bu durumu telafi etmek için fazla tohum kullanmaktadır. Oysa normal bir çıkış halinde bu ekim sıklığının fazlalığı zararlı olmakta ve özellikle ilkbahar kuraklığı yaşanan yıllarda fazla sık ekilişler suyu erken tükettiği için daha fazla verim kaybına sebep olmaktadır. Bu da genellikle başakların ve tanelerin küçülmesi şeklinde ortaya çıktığı için ürünün pazar değerinin de azalmasına neden olmaktadır. Kullanılacak en uygun tohumluk miktarı çeşide ve tohumluk kalitesine göre değişmekle birlikte suluda dekara ortalama 16-18 kilogram olmalıdır.

    Gübreleme

    Bölgemiz toprakları buğdayın yetişmesi için gerekli olan besin maddelerinden fosfor, azot ve çinko bakımından fakirdir. Bu nedenle ilgili gübrelerin uygun miktarda uygun zamanlarda toprağa verilmesi verim ve kalite açısından önem taşımaktadır.

    Uygulanacak gübre miktarı ekilen çeşide, söz konusu elementin toprakta bitki tarafından alınabilecek miktarına ve beklenen verim düzeyine göre değişiklik göstermektedir. Örneğin sulama yapılan ve daha yüksek buğday verimi alınan tarlalarda verilecek olan gübre miktarı kuruda yetişecek olanlara göre daha fazladır. Yapılacak gübrelemede yukarıda bahsedilen hususlar ve toprak analiz sonuçlarının dikkate alınması gerekmektedir.

    Azotlu Gübreleme

    Sulu şartlarda en az dekara 15 kg saf azot kullanılmalı, şeker pancarı tarımından sonra ki buğday ekilişlerinde, yatmaya neden olmamak için bu miktar iki veya üç kilo azaltılmalıdır. Ayrıca, sulamanın kırmızı sert ekmeklik ve makarnalık çeşitlerde meydana getirebileceği dönmeyi engellemek için, eğer geç dönemde sulama yapılacaksa azotun bir kısmı bekletilerek, son sulamayla birlikte verilmelidir.

    Fosforlu Gübreleme

    Bazı küçük istisnalar dışında bölgede fosforlu gübre kullanma alışkanlığı yeterince yerleşmiştir. Genel bir öneride bulunmak gerekirse, sulanan alanlarda dekara 7 kg saf fosfor kullanılmalıdır.

    Çinko Gübrelemesi

    Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, toprakların çinko içerikleri, Türkiye’nin bazı bölgelerinde, özellikle Orta Anadolu Bölgesinde yeterli seviyede değildir. Enstitümüzde uzun yıllardır yapılan çalışmaların sonuçlarına göre en ekonomik ve etkili çinko uygulama metodu toprağa uygulama metodudur. Çinko noksanlığı görülen yerlere, 20.20.0 çinkolu gübreden 30 kilo atmak yeterlidir. 

    Sulama

    Sulama buğday tarımında verimi arttıran en önemli faktörlerden biridir. Sulama zamanı ve miktarı yıllara bağlı olarak ve yıl içerisinde yağışların seyrine göre değişiklik gösterebilir. Sonbaharda ihtiyaç olduğu yıllarda çıkış sağlamak amacıyla yapılan sulamanın verim üzerine oldukça etkili olduğu bilinmektedir. Özellikle sonbahar yağışlarının geç gelmesi veya yetersiz olması halinde bu sulama daha da etkili olacaktır.

    İlkbaharda eğer su kaynakları sınırlıysa ve bir kez sulama yapılabilecekse bitkinin en çok ihtiyaç duyduğu dönemde (başak taslağının oluştuğu gebecik döneminde) yapılmalıdır ki bu da yılın yağış durumuna bağlı olarak değişiklik gösterebilir.

    Eğer su kaynağında bir sınırlama yoksa ve tam sulama imkânı varsa, ekimde çıkış suyu, sapa kalkma döneminde ve çiçeklenmeden 9-10 gün önce olmak üzere iki veya üç kez sulama yapılması verimde önemli artış sağlayacaktır.

    Çeşit Seçimi

    Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi Müdürlüğünün, 5 Nisan 2014 verilerine göre ülkemizde hali hazırda, bir kısmı kamu araştırma kurumlarına bir kısmı da özel tohumculuk firmalarına ait olan 167 adet tescilli ekmeklik buğday çeşidi vardır. Dolayısıyla bu kadar fazla ekmeklik buğday çeşidi olması çiftçilerimizin kafasını karıştırmaktadır. Çiftçilerimizin sulu alanlara uygun çeşit seçimi yaparken aşağıdaki hususları göz önünde bulundurmaları gerekmektedir.

    1-Çeşidin adaptasyon kabiliyeti çok önemlidir. Yani değişik topraklara, değişik iklim koşullarına, farklı rakım seviyelerine ve çiftçi uygulamalarına uyum sağlayan çeşitler seçilmelidir.

    2-Seçilen çeşit, iyi bakım şartlarında yani artan gübreleme ve sulamaya karşı yüksek verim vermelidir. Yatmaya dayanıklı olmalıdır.

    3-Çeşit seçerken önemli bir diğer hususta erkenciliktir. Bölgemizde şeker pancarından sonra ekilecek buğday erkenci veya orta erkenci olmalıdır, geççi çeşitlerde büyük verim kaybı yaşanacağından dolayı tercih edilmemelidir.

    4-Bölgemiz de son senelerde kışlar ılıman geçse de, çoğu zaman hava sıcaklıkları 0 0C’nin altına düşmektedir. Bu yüzden mutlaka uzun yıllar test edilmiş, bölge araştırma enstitüleri tarafından geliştirilmiş kışlık buğdaylar ekilmelidir. Aksi takdirde bölgemiz iklim koşullarına uymayan alternatif ya da yazlık çeşitler kıştan zarar görerek çiftçimizi zarara uğratabilir.

    5-Kaliteli ürün yüksek gelir demektir. Dolayısıyla iyi verim şartlarında protein oranı düşmeyen çeşitler tercih edilmelidir.

    6-Verim kaybı yaşamamak için çiftçilerimiz, bölgemizde yaygın olarak görülen hastalıklara dayanıklı çeşitler seçmelidir.

    Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen ve şeker pancarı tarımı yapılan alanlara uygun bazı buğday çeşitlerinin özellikleri aşağıda verilmiştir.

    HARMANKAYA99

    Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen kışlık, orta erkenci, yatmaya dayanıklı, beyaz başaklı, kırmızı daneli, kılçıklı ekmeklik buğday çeşididir. Gübrelemeye ve sulamaya karşı tepkisi oldukça yüksektir Takviye sulamayla verimi dekara 700 kilograma ulaşır. Orta Anadolu ve Geçit Bölgelerinde yarı taban, taban ve takviye suluma yapılabilen alanlara önerilmektedir.

    NACİBEY

    Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen kışlık, erkenci, yatmaya dayanıklı beyaz başaklı, kırmızı daneli ve kılçıklı ekmeklik buğday çeşidi olan NACİBEY Orta Anadolu ve Geçit Bölgeleri’nde yarı taban-taban alanlar ile pancar yerleri ve destek sulama imkânı bulunan yerlere önerilir. Takviye sulama ve gübreleme ile dekara 650 - 700 kilogram gibi yüksek bir verim alınır.

    YUNUS

    Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü tarafından 2012 yılında Eskişehir’de geliştirilen kışlık, orta erkenci, yatmaya dayanıklı ve beyaz başaklı, kırmızı daneli ve kılçıksız ekmeklik buğday çeşididir. Orta Anadolu ve Geçit Bölgelerinde sulanabilen alanlarda iyi yetiştiricilik şartları için önerilir. Yüksek verim ve kaliteli ürün için ideal bir çeşittir. Yunus çeşidi suya ve gübreye iyi karşılık veren bir çeşittir. Verilecek su miktarı arttıkça verimi artmaktadır. Ekimden sonra yağmur yağmazsa çıkış suyu verilmesi gereklidir. İlkbaharda da mevsimin gidişine göre 2-3 defa sulanmalıdır.

    Ayrıkotu (ayrıkkökü) (Agropyrum repens) : Buğdaygillerden yabani bir bitkidir. Sarımtırak beyaz renkteki kökü kullanılır. İlkbahar ve sonbahar aylarında toplanıp, kurutulur. Mekke ayrığı denilen çeşidi de, ayrıkotunun özelliklerini taşır. Domuz ayrığı ise, zararlıdır.

    Faydaları:

    • Vücudu kuvvetlendirir ve kanı temizler.
    • Özellikle ateşli hastalıklarda hastayı rahatlatıcı etkiye sahiptir.
    • İdrar söktürür.
    • Böbrek ve mesane taşlarının düşürülmesinde yardımcı olur. Buralardaki iltihapları da giderir.
    • Albümini atar.
    • Nefrit ve nikriste de faydalıdır.
    • Prostata karşı koruyucudur.
    • Ergenlik sivilceleri başta olmak üzere deri hastalıklarına karşı da faydalıdır.
    • Romatizma ve gut şikâyetlerini azaltmaya yardımcı olur.

    Ayrık Otu Nasıl Kullanılır? 

    Ayrık otu kökleriyle birlikte kurutulduktan sonra suda kaynatılarak kullanılır. 

    Ayrık otunun, asıl kullanılan yeri, Ayrık kökü denilen kök kısımlarıdır.

    Kaynaklar:

    http://www.ziraattube.com/m/1783/ayrikotu-(ayrikkoku)-faydalari.htm

    http://www.sifalibitkilerim.gen.tr/bitki-42-Ayrik-Otu-nasil-kullanilir.html

    Buğday (triticium vulgare) : Birçenekligillerdendir. Sapları kamışsıdır ve içleri boştur. Çiçekleri başak şeklindedir. Yemişlerine buğday denir. İçeriğinde B vitamini ve karbonhidratlar vardır. Bunlar, tanelerin kepeğindedir. Bu nedenle buğday unu ne kadar çok kepekli, yani esmer olursa, o derece faydalı olur.

    Faydaları:

    • Kepekli buğday unundan yapılan ekmek, kurabiye ve benzerleri bağırsakların düzenli çalışmasını sağlar.
    • Kabız olmayı önler.
    • Çimlendirilmiş buğday tanesi zihin yorgunluğu ve sinir bozukluklarını giderir.
    • Damar sertliği, mide ve cilt hastalıkları olanlar, taze ekmek ve sıcak börek gibi şeyler yememelidirler.

    Kaynak:

    http://www.ziraattube.com/m/1840/bugday-(triticium-vulgare)-bitkisi-faydalari.html

    Arpa (hordeum vulgare) : Buğdaygillerden; taneleri ekmek ve bira yapmakta kullanılan bir bitkidir. Hayvan yemi olarak da verilir. Nişastası boldur. Kavrulup kahveye de karıştırılır.

    Faydaları:

    • İdrar söktürür.
    • Mesane ve idrar yollarındaki iltihapları temizler.
    • Böbrek ve kum taşlarının dökülmesine yardım eder.
    • Prostat büyümesini önler.
    • Asabi kusmaları durdurur.
    • Boğaz ve yarım baş ağrılarını dindirir.
    • Dil iltihaplarını giderir.
    • Temriye ve mayasılda haricen kullanılır.